NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
أَبَانُ
حَدَّثَنَا
عَاصِمٌ عَنْ
مَعْبَدِ
بْنِ خَالِدٍ
عَنْ سَوَاءٍ
عَنْ حَفْصَةَ
زَوْجِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ كَانَ
إِذَا
أَرَادَ أَنْ
يَرْقُدَ
وَضَعَ يَدَهُ
الْيُمْنَى
تَحْتَ
خَدِّهِ
ثُمَّ يَقُولُ
اللَّهُمَّ
قِنِي
عَذَابَكَ
يَوْمَ
تَبْعَثُ
عِبَادَكَ
ثَلَاثَ
مِرَارٍ
Nebi (s.a.v.)'in zevcesi
Hafsa'dan (rivayet edildiğine göre)
Rasûlullah (a.s.) uyumak
istediği zaman sağ elini (sağ) yanağının altına koyup sonra üç defa:
"Ey Allahım,
kıyamet günü kullarını (hesaba çekmek üzere tekrar) dirilttiğinde beni
azabından koru!" diye dua edermiş.
İzah:
"Şüphesiz ki
göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde,
selim akıl sahipleri için ibret verici deliller vardır ki onlar ayakta iken,
otururken ve yanları üzerine yatarken, Allah'ı anarlar ve göklerin ve yerin
yapısındaki harikalar) hakkında inceden inceye düşünürler."[Al-i
İmran190-191.] âyetinin en büyük mazharı Resul-i Zişan efendimizdir. Onun
Allah'ı hatırlamadan geçen bir anı dahi yoktu. Nitekim (30) numaralı hadisin
şerhinde açıklamıştık.
Bu itibarla insanlığın
hakka ve kurtuluşa ermesinin ancak, Hz.
Nebiin sünnetini her an pusula gibi önünde bulundurup ona göre hareket etmekle
mümkün olabileceğinin idraki içinde olan bir müslüman da her an tefakkür
içerisinde olup malayaniden, keyfilikten uzak durur. Kulluk icabı her zaman
için onun kapısını çalıp ihtiyaçlarını ona arz eder. Sadece ona el açıp
ihtiyaçlarını ondan ister. Hangi saatte hangi duaların yapılması lâzım
geldiğini araştırır, ona göre hareket eder. Bu hususta yegâne örnek Allah'ın
Resulüdür.